top of page
  • Yazarın fotoÄŸrafıUmut Balkis

İran Hakkında ayrıntılı şeyler...


İran'ın yüz ölçümü 1.648,000 KM. Türkiye'nin ise 783,562 Km. Rakamlara bakınca bile İran'ın yüz ölçümü, Türkiye'nin yüz ölçümünün iki katından bile fazla. Dolayısıyla öyle girerim, çıkarım, kolayca gezerim denebilecek bir yer değil :)


Açınn Kapılarıı...

Türkiye tarafında 4 kapısı var.

  • Gürbulak, AÄŸrı

  • Kapıköy, Van

  • Esendere, Hakkari

  • Borualan, IÄŸdır


Irak tarafında 4 kapısı var

  • Parviz, Sulaymaniah

  • Haji Omeran, Soran / Erbil

  • Sayran Ban, Penjwen / Sulaymaniah

  • Bashmaq / Sulaymaniah


Bunların dışında kuzeybatısında Ermenistan ve Azerbaycanla, kuzeydoğusunda Türkmenistan'la, doğusunda Afganistan'la ve güneydoğusunda Pakistan'la kapıları var. Tüm kapılar için geçerli olan şey, ne zaman kapalı ne zaman açık olduğu konusunda bilgileri internetten zor bulabildiğim. Ya telefonla konsoloslukları ya da sınır kapılarını arayıp bilgi almaya çalışmak gitmeden önce işime yarardı. Ben bodozlama gittiğim için Pakistan sınır kapılarında biraz debelendim :)


Bizim gibi 4 mevsim yaşıyorlar...


Gitmeden önce İran'ın her yerini çöl zannediyordum. Ne safmışım. 4 ayda 4 mevsim yaşadım. Ben Kuzey Irak/Kürdistan tarafı Haji Omeran (Hacı Ömerhan) kapısından Piranşehr'e geçtim. Oradan kuzeye doğru çıkıp Gilan eyaletine, Hazar denizi kıyısına ulaştım. Kapıdan geçtiğimde terlediğim hava koşulları Hazar denizine indiğim Erdebil şehri ile birlikte bi anda kendini kar havasına bıraktı. Oldukça yeşil bi iklim vardı. Bizim karadenize çok benziyor coğrafya olarak. Tepeler, sık ormanlar, her km'de akar sular...


Deniz kıyısını bitirip Çaluş'tan Tahran'a geçerken tepelerde karların içinden geçtim. Tahran'dan ülkenin ortalarına inerken çöl havasında sürdüm. Uzuuun kum ve toprak alanlar, ağaçsız düzlükler, keskin hatlı dağlar...


Güneye Şiraz, İsfahan tarafılarına inerken yine rakım yükseldi ve hava serinledi. Ardından tam güneye Basra körfezi kıyısında Persiyan'a ulaştığımda bi anda hava sıcaklıkları 10-15 derece arttı yine kısa kollu ile sürmeye başladım. Güney tarafında sürmeye devam ettikçe çöl iklimi ile deniz kıyısı ikliminin birbirine karıştığı uzun km'ler boyunca sürdüm. Zorlandığım çok km oldu çünkü bazen 100 km aralıkta hiç insan veya köye rastlamadığımı hatırlıyorum.


Güney doğusuna yaklaştıkça yeşilide çölüde aynı anda yaşadım diyebilirim. Zaman zaman hurma, muz bahçeleri zaman zaman ise tarlalar, bostanlar gördüm. Sıcağı sıcak, soğuğu soğuk hissettiren ani değişimleri yaşatan yerler. Keskin hatlı dağlar her zaman etrafımdaydı...


Değişken mevsimlerin değişmez insanları...


Farslar (%65), Azeriler (%16), Kürtler (%7), Lurlar (%6), Araplar (%2), Beluçlar (%2), Türkmenler (%1), Kaşkai ve diğer Türkler (%1), Ermeniler, Aşuriler ve Gürcüler (%1)'den az) etnik grupların dağınık coğrafyada yaşadığı ülke İran.


Daha ilk şehrim Piranşehr'den itibaren insanların neşeli ilgisi, konuksever davranışları karşısında şaşırmaya başladım ve bu şaşkınlığım tüm 4 ay boyunca sürdü. Her yeni şehirde yada eyalette yeni misafirperver davranışlarla karşılandım.


Piranşehr'de sim kart aldığım dükkan sahibi arkadaşlarla 3 gün yedik, içtik ve eğlendik. Tebriz'de Türkçe'yi ana dilimiz gibi konuşan genç arkadaşlarla 5 gün gezdik. Çaluş'ta Coffee Türk isimli dükkan sahibi arkadaşlarla kaldım. Akşamına yandaki oto tamircisinde şarkılar söyleyip eğlendik. Tahran'da yine çok iyi Türkçe konuşan arkadaşlarla 6-7 gün kaldım. Kaşhan'da, İsfahan'da, Bandar Khamir ve Bandar Abbas'ta, Çabahar'da... Sayısını unuttuğum kadar şehirde çok güzel ağırlandım. Bi çoğu bisikletle beni görüp davet eden sıcakkanlı yerel halktı. Çok azıyla sosyal medya veya uygulamalardan buluştuk. Neredeyse hepsinin ortak özelliği misafire karşı büyük mutluluk ve saygı duyduklarını anlıyorum.


Ä°ran'a uzun seyahatte neleri bilseydim iyi olurdu?


İlk girdiğim günler para transferi ve internet kullanımına alışmak kolay olmadı. İnterneti normal hat ya da wifi ile çözdüğüm zamanlar VPN uygulamalarıyla sorun yaşadım. Yeni bi hat satın aldım tabi ülkeye girdiğimde. VPN kullanmak zorunda olduklarını söylediler onun için ekstra ücret ödedim. 2 hafta sonra VPN'le girememeye başladım yeni VPN uygulaması indirdim. Onları da ücret ödemeden normal hızda kullanamadım. Geçirdiğim 4 ayda çeşitli VPN uygulamalarına ödediğim ücret 1500 TL (50$) civarını bulmuştur.


Bankalara gittiğimde kart vermediklerini söylediler. MasterCard, Visa gibi dünya bankası amblemine sahip kartlar çalışmıyordu. İran'ın dünya bankalarıyla transfer konularında bağlantılarını kesmişlerdi. Nasıl çözebileceğimi düşünürken aklıma Erbil'de tanıştığım Urmiye'de yaşayan Alireza abi geldi. Avukattı. Bi sarrafla çalışabileceğimi söyledi. Ben kendi Türkiye bankası hesabımdan para gönderdim, dekontu gönderdim, sarrafta fiziksel olarak yakınımda olan birinin hesabına attı, gittik ve çektik bankadan. 1 ay boyunca bu şekilde para transferi yapabildim. 1 ay sonra tam yasallığını bilmesem de arkadaşlardan birinin kartını kullanmaya başladım. (Yasal olmadığından emindim ama pasaport ekstra ücretini bile bu kartla ödediğimde sorun çıkarmadılar) Parayı sarrafa gönderiyordum, sarrafta o karta parayı atıyordu. Geri kalan yolculuğu bu şekilde tamamladım.


Azıcık farsça okuyabilseydim iyi olurdu tabi ama şart değil. İlk günlerden rakamları okumayı öğrendim, hiç alfabe okumayı öğrenemedim.


Genel olarak coğrafyanın büyük olduğunu, köyler ve şehirler arasında uzun mesafeler olabileceğini bilseydim bu turda çok işime yarardı :) Çok kez Türkiye alışkanlığım yüzünden su, yemek ve sinyal sıkıntısı çektiğim zamanlar oldu.


İnsanların bu kadar misafirperver olduklarını bilmem iyi olabilirdi ama bunun bana sürpriz olması da güzel oldu. O yüzden buna keşke diyemeyeceğim. Her şeye hazırlıklı biri olduğum için buna da kolay adapte oldum diyebilirim...


Çıkacağım kapıyı iyi araştırsaydım iyi olurdu. Zahedan'da pasaport ofisinin daha kapsamlı, Çabahar'da daha az kapsamlı olduğunu, Çabahar'a gittiğimde öğrendim. Fazladan geçirdiğim günler için işlemlerimi Çabahar'da yapamadım. Zahedan'a otobüsle, köpek kafesiyle gittiğim 3 günlük zorlu bi yolculuğum oldu. Atlattık ama gerçekten seyahatimizin en zorlu anlarıydı diyebilirim. Pasaport görevlilerinden ya da kapı görevlilerinden sağlıklı bilgi almak çok zordu. Doğru bilgiyi arayıp öğrenip söylemek yerine kendi fikirlerini paylaştıklarını anladığımda çoktan sınırı geçmiştim. Jeton geç. düştü yani :)


Bu kadar rahat kamp yapabileceğimi bilmek iyi olurdu. İlk başlar tereddütte kalıp çok fazla konaklama ücreti ödedim. Sonra gözlemlediğim kadarıyla çok az yerde kamp yasağı vardı onun haricinde gözüme kestirdiğim her hangi güvenli bi bölgede kamp yapabildim. Çok da rahattı...


Şimdilik bu kadar aklıma gelirse daha da eklerim...


4 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Okumadan gitme derim...

İran güzel memleket. Irak'tan geçtiğim için midir bilmem, ilk girdiğim andan itibaren büyülendim fakat... Bazı konular var ki alışık olduğumuz standartların dışında ve bilmeden gittiğim için bi hayli

bottom of page